Yazı,şiir,sinema ve öykülerden keyif alanlarla bir paylaşım denemesi,... Hoşgeldiniz sefalar getirdiniz

Saturday, September 15, 2007

masal uzerine bir derleme

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, deve tellâl iken, pire berber iken, ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, babam düştü beşikten, ben fırladım eşikten, babam kaptı küreği, annem aldı maşayı, gösterdiler kapının ardındaki köşeyi, bir baktım ki ne göreyim

Uzak Ülkelerin birinde iyi ve aydınlıklar içinde bir üniversite varmış ,

Bu üniversiteden mezun olanlar vişne bahçelerinde yer, yüzer, gezer, spor yaparlarmış.Sadece keyif değil ne olacak bu memleketin hali diye toplanır, düşünür, üretirlermiş. Gencecik fidanlara burs verir, edebiyat toplantıları yapar 100 ytl’ye okul yapacağız diye didinip dururlarmış.

O güzel işleri yapanlardan biri demiş ki “Türk Edebiyatında Masalı “bir araştırsak ne iyi olurmuş.Derleyici durumdan vazife çıkarmış ve hemen göreve başlamış.

Önce sihirli küresi olmadığından deniz kabuğunu zarifçe kızının saçını tarar gibi okşamış, ardından denizatına binmiş ve yazmaya başlamış:

Olağanüstü öğe, kahraman ve olaylara yer veren öykülere masal denir. Pertev Naili Boratav’ın (1907-1998)yazdığı şekliyle ise, masal , tamamıyla hayal ürünü, gerçekle ilgisiz ve anlattıklarına inandırmak iddiası olmayan kısa bir anlatıdır .“

Biçimi ve evrimi bakımından masalı romandan ayırmak kolay olduğu halde, masal ile hikâye arasında kesin bir sınır çizmek hayli zordur. Başlangıçta hikâye diye, masallara göre daha gerçekçi konuları işleyen anlatılara denirdi; fakat zamanla bir anlatının, masal mı hikâye mi olduğunu ayırt etmek yazarlarının bile içinden kolay kolay çıkamadıkları bir mesele halini aldı. Hikâye aslında romanın kısasıdır ve özellikle günümüzde anlatanın damgasını taşıyan masalın esnekliğine karşı bir dereceye kadar nesnellik ölçüleri içinde gelişir.”

Demiş ve masalın tarihî evrimini belirlemek öteki edebî türlerin evrimini belirlemekten daha zordur okuldaşlarım diye devam etmiş;

“Çeşitli kabullere göre türleri olan masallardan ilk grup sayılabilecek Hayvan Masallarına (Fabl) örnek,Bey ile Horoz, Keloğlan ile Eşeği masallarıdır. 2. olarak olağanüstü masallarda peri, cin, dev anası gibi tabiatüstü varlıklara rastlanır. Hayvanlar, hayvan masallarında olduğu gibi, insan rolünde değil, tabiat dışı varlıklar seklindedir. Olaylar da, kişiler gibi olağanüstüdür (Rüzgâr Dev, Tık Tık Kabacık masalları gibi)
3.grupta gerçekçi masallar, Şehzadeler, sultanlar, padişahlar, bezirganlar, hocalar, kadılar, yoksul ailelerin genellikle en küçük kız veya oğulları Türk masallarının bu çeşidinin ana kişileridir. Bamsı Beyrek Masalı, Akıllı Terzi Kızı v.b. masallardır.
4. olarak mizahi hikâyeler, yalanlamalar vardır ki,Bekri Mustafa, İncili Çavuş, bektaşi, yörük, uşak-efendi, asker-subay, ana-baba, karıkoca fıkraları ve hikâyeleri bunlara örnektir.
5. ve son olarak zincirlemeli masallara yani tek bir masalla kalmayıp birden fazla masaldan oluşanlara yani grup masallarına örnek, yine ve yeniden Keloğlan, Sırça Köşk masallarıdır.

Biz Türkler de hani çok eskiden Kürt- Laz- Gürcü- Mürteci vd.ayrımlarının olmadığı özel ve güzel günlerde,Hint, Arap ve Iran kökenli masallara büyük ilgi göstermişiz.
Çeviri ve uyarlama yoluyla Türkçe’ye kazandırılan Binbir Gece Masalları, Bahtiyarname, Sinbadname gibi yapıtlar , Halk Masallarımızı çok etkilemiştir. İlk Türkçe masal kitabı , Devrimde kafasını kaybeden 16.Lui Fransa’sında basıldığı rivayet edilen Cumhuriyet döneminde İ.Kunoş adlı Macar bilim adamı ve Tahir Alangu(1915-1973) taraflarından derlenen Billur Köşk Masalları’dır.14 ayrı tip masaldan oluşur. İstanbul - Yemen-İran-Hindistan eksenli ortak bir sözel kültür kesitini içinde barındıran bu masallarda, 'anlatıcı'nın okurla paylaşmak istediği 'kaygılar'ı irdelediğimizde, odağında insanın yer aldığı 'evrensel bir düzen ve uyum' arayışı içinde olduğunu görürüz.”

insan odaklı Evrensel düzen ve uyum” ne yüce bir ideal diye düşünüp uzun ve dertli bir şekilde derin derin soluklanmış derleyici.

“Türk edebiyâtında on sekizinci yüzyıl yazarlarından Giritli Aziz Efendi, türlü kaynaklardan derlediği Muhayyelât’ını yazmıştır. Türk edebiyatında Tanzimat'tan sonra yazılan ilk roman ve hikâyelerde masal unsurları geniş ölçüde kullanıldı. Ahmed Midhat Efendi, Sabahattin Ali (Sırça Köşk), Aziz Nesin (Büyükler İçin Masallar) gibi yazarlar yeni Türk edebiyatında çağdaş meseleleri ele alırken masal unsurlarını kullanılmıştır. “

Aziz Nesin deyince derleyicinin içinde ince bir sızı, gözlerinde 37 parça buğu oluşmuş çoğu dinleyici gibi.

Türk masallarını derleme ve inceleme çalışmaları Cumhuriyet döneminde yoğunlaşmış, Ziya Gökalp (Altın Işık), Tahir Alangu (Keloğlan Masalları) ve Naki Tezel (İstanbul Masalları) derledikleri masalları edebi bir biçim vererek yayımlamışlardır; büyük masalcılarımızdan Eflatun Cem Güney de “Açıl Sofram Açıl” ve “Dede Korkut Masalları” ile bir çok ödül almıştır. Daha sonra Orhan Veli Kanık La Fontaine’den çevirmeler yapmış, Nasreddin Hoca fıkralarını akıcı bir dille yazarak yeniden dilimize kazandırmış.”
demiş

onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine diyerek bu masalımsıyı sizlere anlatıp sihirli halısına atlayıp gidecekken derleyici, aklına bir soru takılmış

Gerçekten daha gerçek olan bir şey var midir?”

Evet vardir.

Masal diye yanıtlamış çünkü Kazancakis’in de dediği gibi

Geçici olan gerçeğe kalıcı anlamını Masal Verir

O sırada fonda bir Kayahan müziği ünlemiş :

“..dinle yavrucuğum
hayat bir masaldır
kurtlarla kuzular birlikte yaşar
bazan geçmez günler
bazan akşam olmaz
bazan unutursun
bazan mümkün olmaz...”

Barış Emek Ergin

CE 1989

KAYNAKÇA

  • 100 soruda Türk Halk Edebiyatı; Pertev Naili Boratav
  • Türk Masalları-Naki Tezel
  • Billur Köşk Masalları
  • http://ansiklopedi.turkcebilgi.com/Masal
  • Ana Britannica
  • Internette anonim yeralanlardan 10’a yakın sayfa

No comments:

About Me

http://edebiyat1903.blogspot.com/ http://arkadyasitesi.blogspot.com/