Yazı,şiir,sinema ve öykülerden keyif alanlarla bir paylaşım denemesi,... Hoşgeldiniz sefalar getirdiniz

Friday, July 02, 2010

Ben O gün Öldüm Gülüm

Ben O gün Öldüm Gülüm

ve her o gün, bir daha ölürüm

O gün bir öylesine gündü kiminiz için,

işte öyle

sıradan yavan

ve mesai saatlerinin arasında ,iş arama ,ya da kaybetmeme koşusunda yitip gitti.

Bitmesi de gerekirdi normal olarak ,

öyle aylar boyu süren günler olmaz ki .

Bitmedi benim günüm veya sizinki de belki.

Yine bir keskin iç bulantısı hakimdi.

İçimin havası Ankara’nın 78 kömür karası kışı gibi ağırdı.

Aydınlık görmememi sağlamıyor,köy irisi kuru şehir kasvete hakimim derken , bulunduğum/doğduğum o sevgili o deniz şehiri beni ferahlatamıyordu.

Ben her sene iki kere böyle olurum ,bekliyordum bu kasveti ve hiçte gecikmeden geldi oturdu en güzel yerime,kalbime ve komut yolladı beyine i” ben bugün kan pompalamıyorum,sen bir hal çaresini buluver benim aklım başka bir yerlerdeyken görevimi yapamayacağım.”

Beyin her zaman ki akılcı tavrıyla bu duygusal çocuk kalbe yanıt verdi

” saçmalama,insanlar öldü diye sende ölümü düşünemezsin ve ölü sevicilik-nekrofili uymaz sana.”

ve bu çatışma kolay bitmez bilirim.

Kalbimin sesini dinleyerek sizlere bir daha aktarmak , ummak, paylaşmak...

Sen Yanmazsan/Ben Yanmazsam/nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa

Tamam da Nazım Baba

Nerede o aydınlık

Her yer makbergibi zifiri karanlık

Ve nerede güzel insanlar

Korkuyorum, çok korkuyorum

Ancak emin değilim ki bu işin sonu güzel olacak

Demek isterdim bilge bir edayla

”Her şey Güzel olacak”

2 temmuz 1993 Pakistan’da iken ekrandan gördüm

ve İnönü’yü düşününce rahatladım mutlaka çözerdi mutlaka bir şeyler yapar

o Madımak Adlı kalleş mekanı bir” Sivas Ellerinde Türküm Çalınır”a döndürmezdi.

Yapmadı,yapamadı,yaptırmadılar,

küstüm ona kırıldım çok ağladım ve hiçbir şey değil benimkisi biliyorum.

35 aydın kişi mezara girdi,100 kişi hapse atıldı ve toplum ikiye ayrıldı ne yazık.

Birilerince “ Unutmak ve af etmek iyilerin öcüdür” denmiş.

Öç almak istemiyorum,

unutamıyorum bir insanın diğerine yapabileceği en büyük kötülüğü hem de din adına yapmasını.

Ve bu din eksenli zihniyetin ülkemi 8 yıldır idare etmesine.

Menemen olayı benzeri bir anti laik kalkışmanın Maraş gibi bir ayrımcılıkla desteklenmesi, Çorumda tohumlanıp Sivasta boy vermesidir bu katliam.

Ve alevi olmasam da sünni Müslüman kimliğim engel değildir çığlığıma ölenlere,

hapiste çürüyecek veya asılacaklara ,

kendi notalarımla bestelediğim requiemi mırıldanmama

ve farklı değildir asla inandıkları için ölenlere, ergenekonlarda yatanlara duyduğum hüzünle.

Sivas’ı ,

Uğur ‘u unutamıyorum

ve tarihin 90ların ilk yarısında tekrar yazıldığını ,

kanla sabitlendiğini duyumsuyorum.

Ve sizlerle Sivas’ta katledilen Metin Altıok’un dizeleriyle yiten canları anmak istiyorum

Günlerden öyle bir gündü

Üstüne tarih düştüğüm

Gözümün önüne geldi birden

Balkıyan güzel yüzün

Ve yüreğim yandı söndü

Ter bastı avuçlarımı

Bir işlek kovan uğultusu

Kapladı kulaklarımı

Uzandım usulca cigarama

Yavan ömrüme katık

Ben O gün öldüm gülüm

Bir daha ölmem artık

Wednesday, June 02, 2010

yoksa bu kedi umuda mı hamile?


severmisiniz kedileri?


öyle Siyam, Van filan değil,

genelde sokakta çöplerde olan,

düpedüz bildiğimiz kedi işte...


yoksa yeri biraz daha geride midir?

ne de olsa vefalı bir hayvan değildir.

gerekçeler çeşitlidir.

örneğin;

materyalisttir,

liberaldir,

bencildir,

"ne kadar ekmek o kadar köfte"dir.

bu sıfatların ne kadarı suçtur bilinmez ama,

Sheakespeare'in "who is digging on my grave" sonesinde, anılan olamamıştır.

***

“ben demeyi utanarak söyleyen”,

“birşey istemeyi sıkılarak yapan”lardan oldum.

genelde vefalı idim;

tüm çalıştıklarıma olduğum gibi hümanist ve alabildiğine samimi davrandım.

“önce başkaları demeyi” nedense çok sevdim.

“yardım istenmeden koşmayı” marifet sandım.

tabii çoğu meslek çalışanı gibi

kilo aldım,

saçlarım döküldü,

gözlerim, midem ve dişlerim her gelen yılı bir önceki yıldan daha kötü karşılar oldu.

***

sokakta bir kedi var...

değişik bir kedi.

çoğu kedinin aksine, oldukça çirkin.

pis, şişman, kulakları farklı,

gözleri bakışından buz gibi,

renkleri de değişik.

siyah-beyaz-gri ve kahverengi.

bu kedi iki yavruyu yalıyordu.

dişi olduğunu anlamadığımdan "yavrularını yiyen baba kedi" efsanesi sandım

epey bir pakladı,kokladı, temizledi,

yanlarına gideyim dedim ama yorgun, baygın bir vaziyetteydiler.

***

bu kedi tuhaf sesler çıkarıyor,

miyavlama denemez.

ağlama da değil.

ağıt yakma belki...

deli gibi dolanıyor,

tüm araçların altında o tertemiz ettiklerine bakıyor.

7 gün oldu susmadı.

***

dolaştığım onca şehirde,

gördüğüm onca insanda

aklımda ne kaldı?

koca bir boşluk,

kırgınlık,

insanlar, sen onları seviyorsun diye seni sevmek zorunda değilmiş.

hatta, bazıları ben onları temizlerken, beni pisletmekteymiş!

***

yaşam bütün açıklığıyla ve acımasızlığıyla üzerinize iner çoğu zaman.

“ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar” ı öğretir.

Özetle;anneniz,

babanız,

can kardeşiniz

3-4 dost yüzlü sonradan edinme kardeşiniz.

yaşadıklarımızdan öğrendiğimiz ise

bizlere geçtiğimiz yıllardan miras kalanlardır sadece.

***

çirkin ve tuhaf kedinin yavrularını, altına saklandıkları araç kalkarken ezmiş.

bunu annesinden önce anlamış olmanın hüznündeyim.

aynen meslek yaşamımın dalgalı ve altında kalanı ezen o ağır yapısı gibi.

bazen annesinden önce anlamış olsanız da hiçbir şey değişmez.

ve bir an gelir

görürsünüz,

"kuvvet, akılı esir alır"

yaşarsınız,

"ölçüsüz güç ,başarı sarhoşluğunda, güzeli çirkin eder"

öyle şairlerin dediği gibi doluluğunca yaşanılmıyor kolayca.

hele, bir ağaç gibi tek ve hür yaşamak.

“tek geldim tek giderim” demek,

belki de tek mutlak gerçek!

o sonsuz doğuya geçen kapıdan eğilmeden geçebilmek!

bir orman gibi kardeşçesine

yarin yanağından ayrı her şeyde ortaklığa

inanmaksa her daim geçerli ama sadece iyilerin ortak gördüğü bir ütopya.

bu canlı rüyaya inananlardan başka konuşabileceğiniz olamayan,

cahil cesaretince epey ağır yaralanan,

kedi gibi olmamız istenen belki de gereken

ama bu yaşam bizim

bu rüya da


yoksa bu kedi umuda mı hamile?


--
Baris Emek Ergin

About Me

http://edebiyat1903.blogspot.com/ http://arkadyasitesi.blogspot.com/