O gün bir öylesine gündü kiminiz için,işte öyle sıradan yavan ve mesai saatlerinin arasında belkide iş arama koşusunda yitip gitti.
Bitmesi de gerekirdi normal olarak ,öyle aylar boyu süren günler olmaz ki .
Bitmedi benim günüm veya sizinki de belki.
Yine bir keskin iç bulantısı hakimdi.
İçimin havası Ankara’nın 78 kışı gibi ağırdı.
Aydınlık görmememi sağlamıyor,köy irisi kuru şehir kasvete hakimim derken ,sevgilim o denizi olan şehir beni ferahlatamıyordu.
Ben her sene iki kere böyle olurum ,bekliyordum bu kasveti ve hiçte gecikmeden geldi oturdu en güzel yerime,kalbime ve komut yolladı beyine bir düş hekimi yazısı gibi
” ben bugün kan pompalamıyorum,sen bir hal çaresini buluver benim aklım başka bir yerlerdeyken görevimi yapamayacağım."
Beyin her zaman ki rasyonel tavrıyla bu duygusal kalbe yanıt verdi
"saçmalama,bir insan öldü diye sende ölümü düşünemezsin ve ölü sevicilik-nekrofili uymaz sana."
hani 10 yıl komşuluk yaptığın Ertuğrul Özkök yazmış :
“Sivas’ı böylesine anmamalı,...”
aklını başına almalı diyen beyine kalp cevabı yapıştırdı
"vefa boza markası mı sor o iyi yazara ”
Bu ikilemi hep yaşarım ve bu çatışma kolay bitmez bilirim.
Kalbimin sesini dinleyerek sizlere aktarmazsam çektiklerimi nasıl rahatlanır ki?
Sen Yanmazsan/Ben Yanmazsam/nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa dediğince şairin,
Nerede o aydınlık
Her yer makberde ki gibi zifiri karanlık
Ve nerede güzel insanlar
Korkuyorum
Ben her 2 temmuz böyle olurum birde 24 ocak
Ancak ben eminim bu işin sonu doğruya ulaşacak
Ve dilerim her şey güzel olacak, sadece film adı olarak kalmayacak
2 temmuz 1993 Pakistan’da otoyol yaparken ekrandan gördüm
ve İnönü’yü düşününce rahatladım mutlaka çözerdi mutlaka bir şeyler yapar o Madımak Adlı kalleş mekanı bir "Sivas Ellerinde Türküm Çalınır"a döndürmezdi.
Yapmadı,yapamadı,yaptırmadılar belki ,ben küstüm ona kırıldım çok ağladım ve hiçbir şey değil benimkisi biliyorum.
37 kişi mezara girdi,100 kişi hapse atıldı ve toplum ikiye ayrıldı ne yazık.
“ unutmak ve af etmek iyilerin öcüdür”
Öç almak istemiyorum,unutamıyorum bir insanın diğerine yapabileceği en büyük kötülüğü hem de din adına yapmasını.
Ve bu din eksenli zihniyetin ülkemi idare etmesine.
Menemen olayı benzeri bir anti laik kalkışmanın Maraş gibi bir ayrımcılıkla desteklenmesidir ,Sivas Olayları.
Ve alevi olmasam da sünni Müslüman kimliğim engel değildir çığlığıma ölenlere,hapiste çürüyeceklere ,
kendi notalarımla bestelediğim requiemi mırıldanmama ve farklı değildir asla türban için ölenlere duyduğum hüzünle.
Sivas’ı ,Uğur ‘u unutamıyorum ve tarihin yurdumda 90ların ilk yarısında tekrar yazıldığını , kanla sabitlendiğini duyumsuyorum.
Ve sizlere Sivas’ta katledilen Metin Altıok’un dizeleriyle veda etmek istiyorum;
Günlerden öyle bir gündü
Üstüne tarih düştüğüm
Gözümün önüne geldi birden
Balkıyan güzel yüzün
Ve yüreğim yandı söndü
Ter bastı avuçlarımı
Bir işlek kovan uğultusu
Kapladı kulaklarımı
Uzandım usulca cigarama
Yavan ömrüme katık
Ben O gün öldüm gülüm
Bir daha ölmem artık
Barış Emek Ergin temmuz 2002 istanbul,
düzenleme 2 temmuz 2007 ankara
Yazı,şiir,sinema ve öykülerden keyif alanlarla bir paylaşım denemesi,... Hoşgeldiniz sefalar getirdiniz
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
Links
About Me
- bee
- http://edebiyat1903.blogspot.com/ http://arkadyasitesi.blogspot.com/
No comments:
Post a Comment